"Kuzu'yu yaratan mı yarattı seni de?"
Blake, önce ayrı ayrı (masumiyet şarkıları 1789 ve tecrübe şarkıları 1794) sonra birleştirilerek yayımlanan bu kitapla insan ruhunun iki zıt durumuna iki farklı pencere aralıyor.
İlk pencere günlük güneşlik. Çocukluğu, saflığı, temizliği yani masumiyeti okuyoruz. Diğer pencerede ise güneş batmış. Yaşanmışlıklarla gelen tecrübeyi aktarır bize şair. Birbirinin karşısına koyduğu ögelerle (kuzu ve kaplan gibi) ya da kitabın iki bölümünde de aynı isimli şiirlerin içeriğini bu iki durum üzerinden işleyerek masumiyet-deneyim karşıtlığını vurgulamak ister gibidir. Birinde dizginlenmemiş bir coşku diğerinde masumluğunu yitirmiş bir ruhun sancıları hissedilir.
İncile saygılı fakat İngiltere kilisesine düşman olan Blake, romantik akımdan etkilenmiş, sembolik olarak zengin bir dile sahiptir. Doğayı, hayvanları, çocukları masalsı bir saflıkla betimlerken; çocuk işçileri, ırkçılığı, sınıfsal çatışmaları ve kilise dayatmalarını yani 18-19.yy İngilteresinin gerçeklerini satır aralarından su yüzüne çıkarır.
Bu kitabı iyi bir yayınevinden ve iyi bir çevirmenden karşılaştırmalı olarak okudum çünkü çeviri şiir okurken edebiyatının büyük kısmının akıp gittiğine, geriye şairin bize hissettirmek istediklerinin kaldığına inanırım. Belki okuduklarınızın altını çizmek için bir heyecan duymazsınız ama etkilenirsiniz de işte böyle bir şey.
"Mümkün değil Düşüncenin kendisinden
Daha büyük bir şeyi tanıması"